Merhaba arkadaşlar...
Uzun zamandır sinema yazılarına ara vermiştim. Gerek iş yoğunluğu,
gerek ikinci kitabın hazırlıkları, gerek de ki, akademik alanda ilerleme ne
yalan söyleyeyim fazlasıyla yordu beni. Doğal olarak bu dönemde ne doğru düzgün
sinemaya gidebildim, ne de bloğuma vakit ayırıp izlediklerim hakkında
fikirlerimi beyan edebildim. Zaten yaz dönemine de girdiğimiz için sinema bu
sektörde bir defaya mahsus da olsa birkaç sinema filmiyle boşalan sinema
salonlarında şanslarını deneyen filmlerle doldu taştı (Tamam tamam,
abartmayalım, herhangi bir dolup taşma yok. İç güveysinden hallice
diyelim)...

Farkındayım birazcık gerildiniz :) Neyse, konumuza geri dönelim. Filme bu kadar uzun bir girizgah yaptığıma göre arkasından pek iyi şeyler gelmeyeceğini tahmin etmişsinizdir. Öncelikle, filmde rahatsız olduğum noktalara değinelim:
- Türk korku filmi yönetmenlerinin 'cin', 'peri' ve bilumum görünmeyen varlıklara yönelme nedenlerinin arasında yıllardan beri söylenen "Bizi vampirle, zombiyle mi korkutacaksınız? Bunlar bizim kültürümüzden olan korku temaları değil ki?" mazereti var. Doğal olarak da bu alanda 10 korku filmine imza atmış Hasan Karacadağ da yine aynı temalardan yola çıkmış. Ve bu klişe geleneksel anlamda korkuyu seçenler için iyi bir nokta olabilir. Kısacası ne izleyeceğinizden bihaber gitmeyin.
- Senaryoda o kadar ayrıntı ve bilgi var ki, bir noktadan sonra izleyici, hele de dikkatli değilse, neydi, nasıl oldu ve en önemlisi olaylar arasında bağlantı kurma sorununu yaşıyor.
- Yukarıda söylediğim nedenlerden ötürü ya senarist ya da yönetmen bir noktadan sonra hikayeden kopmuş ve bu filme yansımış.
- Yine ''Yaşanmış olaylardan alıntılanmıştır" klişesine başvurulmuş. Eskiden bu cümle insanların korkusu üzerinde etkili olabiliyordu ama şimdilerde bu tarz hikayeler o kadar çoğaldı ki, içimizden inanmak pek gelmiyor.
- Senarist başta ne yaptığını unutarak diğer bölümlere geçmiş. Yine yukarıda söylediğim gibi hikayedeki kopukluklara gelip dayanıyor.
- Bitmesi gereken yerde gereksizce uzatılmış.
- Efektlerde birazcık ucuza kaçılmış.
- Ve en önemlisi korku seslerle sağlanmaya çalışılıyor. O yüzden filme girmeden ağrı kesicinizi alıp öyle girin.
- Özellikle, ki eminim siz de farkedeceksiniz, Zeren karakterini canlandıran oyuncu Sema Şimşek inanılmaz donuk oynamış. Filmin cansızlığını model ablamıza borçluyuz diyebiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder